İsveç’in Oknö bölgesinde donmuş bir nehri geçerken düşerek kafasını çarpan ancak görünürde önemli bir sorunu olmayan Karolina Olsson, kşam evine dayanılmaz bir diş ağrısı ile döndü. Yatağına giden genç kız, o gece yattığı yataktan 32 yıl kalkamadı.
Karolina Olsson, İsveç’in Oknö bölgesinde dünyaya geldi. Hayatının ilk 14 yılını yaşıtlarınınki gibi olağandı. Ancak sıradan bir günde okul dönüşü yere düşüp kafasını yere çarptı. Eve gelip ailesine durumu anlattığında ailesi hemen müdahele etti. Kısa bir zaman sonra küçük kızın hiçbir sorunu kalmamıştı. Ancak yine bir okul dönüşü yüzüne çöken derin bir diş ağrısı ve şişmiş bir yüzle eve koştu. Ailesi bu kez kızlarını yatağa gidip dinlenmesi ve sabaha hiçbir şeyinin kalmayacağı konusunda telkin etti. Küçük Karolina yatağına gitti ve o gece yattığı yataktan 32 yıl kalkamadı.
Doktora 6 yıl sonra götürdüler
Günler geçti, ailesi kızlarının bu derin uykusuna önce anlam veremedi. Daha sonra ise diş ağrısı, aile tarafından ‘büyülü bir etkiye maruz kalması’ olarak yorumlandı. Sabahki durumuna göre hareket etmeye karar vererek onu yatağına gönderdiler.
Aylar geçti, aile artık çaresizdi ve ne yapacağını bilmiyordu. Karolina’nın uykuya dalmasından 6 yıl sonra ailesi onu doktora götürdü. Hastanede kızlarının uyanacağına olan inancı tam olan aile kızlarına elektrik akımı verilmesine rağmen uyanmadığını görünce bir kez daha yıkıldı.
Bir doktoru karşılayacak maddi imkanları olmayan aile, kasabadaki ebeye tavsiyelerine güvendi. Olsson’un annesi ona süt ve şekerli suyu zorla içirdi. Komşular, bir yıl boyunca devam eden bu durumu düzeltemeyen bir doktora ödeme yaptı.
Karolina’nın durumu uyku bozuklukluğuyla ilgili o güne dek yapılmış tüm çalışmalara ters düşen bir durumdu. Onu gören doktorların elinden şaşırmaktan başka hiçbir şey gelmiyordu ancak bir fikirleri vardı. Hekimlerin fikrine göre, Karolina demansla ilişki olan bir felç geçirmiş olabilirdi. Ancak bunu hiçbir zaman kanıtlayamadılar.
Saçları ve tırnakları uzamıyordu
Karolina’nın ailesi artık bu durumu kabul etti. Öyle ki annesi o uyurken her gece sütünü içirmeye devam etti. İlginç olan Karolina dışarıdan verilen bir yemeyi yiyemiyordu ancak şekerli sütü vücudu kabul ediyordu. Uyumasına rağmen hiçbir şekilde zayıflamıyordu ve dahası tırnakları, saçları uzamıyordu. Karolina’nın durumunda ilginç olan yıllardır uyumasına rağmen zihninin oldukça aktif olmasıydı. Yapılan gözlemlere göre Karolina çevresindeki olaylara ufak mimiklerle tepki veriyordu. Tıpkı abisinin ölümünün ardından günlerce gözlerinden süzülen yaşlar gibi.
Kızı uyurken 29 yıl boyunca ona bakan Karolina’nın annesi hayata veda etti. Karolina’ya bakacak kimse kalmayınca ailesi onun için bir hizmetçi tuttu. Hizmetli tüm ihtiyaçlarını eksiksiz yerine getiriyor annesinin kurduğu düzeni devam ettiriyordu. Annesinin ölümünden yalnızca 3 yıl sonra Karolina’nın durumunda akılalmaz bir değişiklik meydana geldi.
Uyandığında 32 yıla dair hiçbir şey hatırlamadığını söyledi
Nihayet 3 Nisan 1908’de bir hizmetçi Karolina’yı yerde sürünürken buldu. Zayıf ve solgundu, ışığa duyarlıydı ve konuşmakta biraz zorlanıyordu. Haber büyük heyecan yarattı. Muhabirler, doktorlar ve izleyiciler ona yaşadıklarını sormak için Oknö’ye gittiler ama uyandığında geçen 32 yıla dair hiçbir şey hatırlamadığını söyledi.
Ona göre, hala 14 yaşında bir kızdı ve uyuduğu gecenin ertesi sabahı uyanmıştı. Oysa Karolina artık 46 yaşındaydı. Garip olan 25 ila 30 yaşlarında biri gibi genç görünüyordu. Stockholm’de psikiyatrik testlere tabi tutuldu ve uyumadan önce sahip olduğu tüm yetenekleri koruduğu tespit edildi.
Karolina uyandıktan sonra hayatına geri döndü ve 40 yıl daha yaşadı. 5 Nisan 1950’de 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. Karolina’nın eşsiz hikayesi onun “Oknö’nün Uyuyan Güzeli” olarak anılmasını sağladı.
–Sputnık